BAĞIRSAK KANSERİ
SAVAŞCISI
|
|
Ege'nin sebze kültürünü tahıl ve etle birleştiren Uşakmutfağının vazgeçilmezleri arasında yer alan topalak yemeği de farklı lezzet arayanların ilgisini çekiyor.
Özellikle düğün sofralarında yerini alan topalak, besleyiciliği
ve ekonomik olma özelliğiyle dikkati çekiyor.
Uşak Aşçılar ve Pastacılar Derneği Başkanı Fatih Demir, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, Yörük kültürünün egemen
olduğu Uşak mutfağında topalağın önemli yer tuttuğunu söyledi.
Bulgur ve kıymanın yoğrularak küçük toplar halinde et suyu ile
pişirilmesiyle yapılan topalak yemeğinin yöre mutfağında diğer lezzetlerden bir
adım öne çıktığını belirten Demir, bu tadın, düğün yemeklerinin vazgeçilmezi
arasında yer aldığını dile getirdi.
Bulgur ve kıymanın yoğrularak küçük toplar halinde et suyu ile
pişirilmesiyle yapılan topalak yemeğinin yöre mutfağında diğer lezzetlerden bir
adım öne çıktığını belirten Demir, bu tadın, düğün yemeklerinin vazgeçilmezi
arasında yer aldığını dile getirdi.
Uşak yemeklerinde bulgurun sıkça kullanıldığını ifade eden
Demir, "Topalak yemeğinde de bulgur ve kıyma ön plandadır. Topalak
besleyici değeri yüksek, insana güç veren bir tür sulu yemektir." diye
konuştu.
- Kışın daha çok tüketiliyor
Topalağın yapımı kolay, lezzetli bir yemek olduğunu belirten
Fatih Demir, yemeğin özellikle kış aylarında daha çok tüketildiğinin altını çizdi.
Topalak yapımıyla ilgili bilgi veren Demir, şunları belirtti:
"Islatılıp demlemeye bırakılan bulgur, biraz kavrulan
kıymayla yoğrulmaya başlanır. İçine rendelenmiş soğan, karabiber isteğe göre
kimyon ilave edilir, bir süre sonra un eklenerek ele yapışmayacak hale gelene
kadar yoğrulur. Misket büyüklüğünde küçük top halinde yuvarlanan bulgurlu
köfteler, et sulu kaynar su içinde nohut ilave edilerek pişirilir, kıvamı
koyulaşınca tereyağı ve tuz eklendikten sonra servis edilir."
Oldukça doyurucu olan topalağın günümüzde özellikle köylerde en
çok sevilen lezzetler arasında yer aldığını ifade eden Demir, kıyma ve tereyağı
kalitesi ile yapılış şeklinin yemeğin lezzetini doğrudan etkilediğini
kaydetti.
- "Topalak sıcak sıcak servis
edilir"
Uşak'ta bir lokantada 19 yıldır aşçı olarak çalışan Ahmet
Tükenmez, topalağın yöresel yemekler yapan lokantalarda menüye konulduğunu
belirtti.
Topalağın kentin kuzey
bölümündeki köylerde daha fazla tüketildiğine dikkati çeken tükenmez, "
Topalak, sofraların vazgeçilmezleri arasında. Düğünlerde kadınlar imece usulü
topalak yapar, büyük kazanlarda kaynatılan topalak sıcak sıcak servis edilir.
Her yaşta sevilerek tüketilen bir yemektir. Kenti ziyarete gelenlerin mutlaka
tatmasını isterim. Günümüzde topalak eskisi kadar rağbet görmüyor, ancak
çok lezzetli ve besleyici bir yemektir." diye konuştu.
Süt, dişi memelilerin yavrularını beslemek için memelerinden gelen, besin değeri yüksek olan beyaz bir sıvıdır. Ayrıca bazı bitkilerin türlü organlarında bulunan beyaz renkte öz suya ve erkek balığın tohumuna da süt denir.
M.Ö. 8000 yılına ait, Anadolu’da tapınak duvarlarında, evcilleştirilmiş, taşıma, süt ve et temini maksadıyla kullanılan sığırları gösteren çizimlere rastlanmıştır.
İnsanoğlu, 5000 yıldan beri süt içmektedir. Bu konudaki ilk kanıtlar Dicle ve Fırat ırmakları arasında kurulan Sümer Uygarlığı'nın Ur kentinde bulunmuştur. Büyük besin değerine sahip olan sütün, insan yaşamındaki yeri insanlık tarihi kadar eskidir. MÖ 26. yüzyıla ait Babil kabartmalarında süt ve süt kesiği temalarının işlendiğini görülebilir.
Yine MÖ 8. yüzyılda Homeros'un yazılarında süt, süt kesiği ve peynirle ilgili anlatımlara rastlanır.
İncil'de de İbrahim Peygamber'in üç meleğe tatlı ve ekşi süt sunduğu anlatılır. MÖ 4. yüzyılda Antik Trakya ahalisi, yoğurt ya da yoğurt benzeri "prokiş" dedikleri bir çeşit ekşi süt üretiyorlardı. Süt işleme tekniklerini bugünkü Rusya, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine tanıtanların da Türkler, Moğollar ve diğer göçebe kavimler olduğu tahmin edilmektedir. Sütün yüzyıllardır sağlığa yararlı bir içecek olduğu söylenir.
Uzmanlar, sütte bulunan kalsiyumun bağırsaklardaki, kansere yol açabilen fazla asitleri yok ettiğini ve böylece sindirim sisteminin sağlıklı bir şekilde çalıştığını belirtmektedir. New York Kanser Araştırma Merkezi'nde kanser hastaları incelenip süt içen hastaların kanser hücrelerine bakıldığında, hücre gelişmelerinde yavaşlamaya rastlanmıştır. Böylece, kalsiyumun kanser hücrelerinin gelişimini yavaşlattığı teorisi desteklenmiş oldu. Boston'lu bilim insanları, fermente sütün içerdiği "lactobacillus acidophilus" bakterisinin de bağırsak kanserine karşı etkili olduğunu savunmaktadırlar.
Japon araştırmacılar, her gün süt içerek mide kanserinden de uzak durulabileceğini öne sürmektedirler. Yapılan birçok uluslararası araştırmalarda, süt tüketen kişilerde akciğer kanserine de pek rastlanmadı. Johns Hopkins Üniversitesi araştırmacıları, süt içen kişilerde kronik bronşite pek rastlamadıklarını dile getirdiler. Uzmanlar sütün sigara, alkol ve bol miktarda kahve gibi bağımlılık yapan maddeleri tüketen kişileri bile koruduğuna dikkat çektiler. Yapılan araştırmalarda 1-2 paket sigara içen ve süt tüketmeyen kişilerde, kronik bronşite yakalanma olasılığının daha yüksek olduğu görüldü.Süt, insanların doğumlarından itibaren aldıkları ilk besindir. İlk günlerinde annelerinin sütüyle beslenen bebeklere, daha sonraları hem anne sütü hem de hayvani sütler verilir. Anne sütü, insan vücudu tarafından üretilemeyen esansiyel amino asitler ve yağ asitlerini içermesinden dolayı zengin bir besin kaynağıdır. Aynı zamanda içerdiği kalsiyum ile diş ve kemik gelişiminin tamamlanmasında birincil rol oynar.
Anne sütünden kesildikten sonra ekstra hayvani sütlerin tüketimi, çocukların ilerde laktoz intoleransı riskini arttırır. İnek sütü yüksek yağ ve kalori içeriği nedeniyle, eğer tüketiliyorsa, çok dikkat edilmesi ve olabildiğince azaltılması gerekir.
Gençlerde süt tüketimi
Küçük bir yaşta süt tüketimine başlamak kemiklerde kırık riskini azaltmadığı gibi bu riski arttırdığı gözlemlenmiştir. ABD'de Harvard Üniversitesi 1997'de böyle bir araştırma yapmıştı. 77 bin kadın hemşire 10 yıl boyunca gözlemlendi. Ancak haftada bir bardak süt içenlerle iki ve daha fazla bardak içenler arasında kol ve kalça kırıkları vaka sayısı bakımından önemli bir fark görülmedi. Uppsala Üniversitesi ve Karolinska Enstitüsü'nün yaptığı araştırmada, insanlara önce 1987'de ne kadar süt içtikleri soruldu, daha sonra aynı soru 1997'de tekrarlandı. 2010'da bu insanlar arasında ölüm oranı incelendiğinde günde bir bardak süt içenlerde daha fazla kemik kırılması ve erken ölüm oranına rastlandığı görüldü. Ancak bu araştırmanın da bazı sorunları vardı. İnsanlara daha önceki yıllarda ne kadar süt tükettikleri sorulmuştu, bunu doğru bir şekilde tahmin etmek mümkün olmayabilirdi, zira süt tüketimi farklı şekillerde olabilirdi. Ayrıca bu tür araştırmalardaki en büyük sorun burada da kendisini gösteriyordu: İki olay birbiriyle gerçekten bağlantılı mı veya neden-sonuç ilişkisi gerçekten var mı?
Zamanla süt tüketiminin (başlıca inek sütü) azaltılması yetişkinlik döneminde laktoz intoleransı ve dolayısıyla sütün sindirilememesinden kaynaklanan hazımsızlığa yol açabilir. Bu durumda vücutta gaz birikimi ve yumuşak gaitaya, karın ağrılarına yol açabilir. Hayvansal süt ve süt ürünlerinin özellikle 20'li yaşlarda tüketimi yaşlılık döneminde kalça kemiği kırığı/çatlağı riskini arttırdığı gözlenmiştir.
Yaşlılık döneminde süt tüketimi
Süt ve süt ürünlerinin uyumluluğu, çeşitliliği ve besleyici olması, bu ürünleri yaşlılar için de değerli kılmaktadır. Süt ve süt ürünleri gıdalara ilgisini kaybeden kişiler için özellikle önemlidir. Süt çeşitli gıdalarda çeşitli pişirme şekilleri ile kullanılabilir. Soslarda, puddinglerde, kahvaltılarda veya soğuk ve sıcak içeceklerde kullanılabilir. Süt ve peynir besleyiciliği arttırmak için diğer gıdalara eklenebilir (çorbalar, püreler gibi).
Bileşenler | Birim | İnek | Keçi | Badem | Soya |
---|---|---|---|---|---|
Su | g | 87,8 | 88,9 | 90 | 88 |
Protein | g | 3,2 | 3,1 | 0,5 | 3,3 |
Yağ | g | 3,2 | |||
Karbonhidrat | g | 5,1 | 4,9 | ||
Enerji | kcal | 66 | 69 | 24 | 31 |
kJ | 275 | 288 | 100 | 129 | |
Şeker (laktoz) | g | 4,8 | 4,4 | 0 | 0 |
Doymuş | g | 2,4 | 2,7 | 0 | 0,3 |
Tek-doymamış | g | 1,1 | 1,1 | 0,8 | 0.4 |
Çoklu-doymamış | g | 0,1 | 0,1 | 0,2 | 1.1 |
Kolesterol | mg | 14 | 11 | 0 | 0 |
Kalsiyum | BRD(%) | 11,3 | 13,4 | 0 | 15 |
Homojenizasyon sütün delikleri mikron ölçülerinde olan süzgeçlerden tonlarca basınçla geçirilmesidir. Böylece süt içerisinde yağ kürecikleri parçalanarak, kaymak oluşumu yani süt yağının sütün yüzeyinde birikmesi engellenir.
Coğrafi işaretli ürün olarak Türk Patent Marka Kurumunca tescillenen ezogelin çorbası, grip, soğuk algınlığı gibi hastalıklarda koruyucu özelliği ile sofraların vazgeçilmezidir.
Soğuk kış günlerinin yaklaşmasının ardından sofralarda yerini alacak
çorbalar arasında en önemlisi ezogelin çorbası olacak. Corona virüs, grip,
soğuk algınlığı gibi hastalıklarda koruyucu özelliği ile bilinen ezogelin
çorbası sofraların vazgeçilmezi olacak.
Ezogelin çorbası tescillendi
Geçtiğimiz günlerde Oğuzeli Belediyesi yaptığı yazılı açıklamayla ezogelin
çorbasının Türk Patent Marka Kurumunca tescillendiğini duyurmuştu.
“Ezogelin çorbası korona virüsle mücadelede vücudumuz dinç tutar”
31 yıldır aşçılık yapan Harun Aksu ezogelin çorbasının korona virüsle
mücadelede fayda sağlayacağını belirterek, “Ezogelin çorbasının birçok faydası
var. Özellikle soğuk kış günlerinde evimizde yaparak, güzel bir şekilde içmemiz
gerekiyor. Grip olduğumuzda, soğuk algınlığında birebir şifa oluyor.
Son zamanlarda korona virüsle mücadele ediyoruz. Çorbamızla korona virüse karşı
mücadele edebilir, virüsle savaşabiliriz. Ezogelin çorbası vücudumuzu dinç
tutmada yararlıdır” dedi.
“Güzel bir ezogelin çorbası için kaliteli malzeme kullanılmalı”
Güzel bir ezogelin çorbasının yapılması için kaliteli malzemeler
kullanılması gerektiğini anlatan ve çorbanın tarifini veren şef Harun Aksu, “
Güzel bir ezogelin çorbası yapılması için kaliteli malzeme kullanılması
gerekiyor. Öncelikle mercimeğimizi tertemiz yıkıyoruz. Daha sonra mercimeği
kaynayan su ile buluşturuyoruz. Yaklaşık 20 dakika mercimeğimizin açılmasını
bekleyeceğiz.
Mercimeğimiz açıldıktan sonra bulgur ve pirincimizi katacağız. Bunlarında
açılmasını bekliyoruz. Daha sonra güneş görmüş kaliteli salçalarımızdan
katıyoruz domates ve biber salçası olmak üzere. 10 dakika boyunca güzel bir
şekilde kaynatıyoruz.
Çorbamız kıvamını alınca soğanımızı ve sarımsağımızı doğrayıp sade ve
zeytinyağıyla buluşturup kavuruyoruz. Kavurduktan sonra çorbamızı üzerine
ekliyoruz. Çorbamız hazır olmuş oluyor” ifadelerini kullandı.
“Hikayesi olan bir çorba”
Ezogelin çorbasının çok sayıda film ve kitaplara konu olduğunu belirten
deneyimli şef Harun Aksu, “Ezogelin çorbası birçok konuya hikaye olmuş.
Kitapları filmleri konu olmuş bir hikayedir. Ezogelin 1900'lü yıllarda
Gaziantep'in Oğuzeli ilçesi Uruş köyünde dünyaya geliyor.
Kabaklı patatesli yemek malzemeleri
Kabaklı patatesli yemek yapılışı
2 yemek kaşığı zeytin yağını orta boy tencereye dökerek ocağın altını yakın. Yağ ısınınca küp küp doğranan 1 adet orta boy soğanı ekleyip şeffaflaşıncaya kadar kavurun. 1 yemek kaşığı salçayı ekleyip kokusu çıkana kadar kavurun. Küp küp doğranan patatesleri ve yarım ay şeklinde doğranan havuçları da ekleyip bir süre kavurun. Yarım ay şeklinde doğranan kabakları ve küp küp doğranan domatesi de ekleyip kavurma işlemini kısa bir süre devam ettirin. Malzemelerin üzerini geçecek kadar sıcak su ekleyin. Tuz ve baharatlarını ekleyin. Tencerenin kapağını yarı açık bir şekilde kısık ateşte pişmeye bırakın. Olmaya yakın dere otlarını ince ince kıyıp tencereye bırakın. Servis edebilirsiniz.