Tamamı 3D bir defile hazırlayan tasarımcı sadece koleksiyonuyla değil, mimari kimliğini kullanarak bu kez mekan tasarımını da kendisi gerçekleştiriyor. Tasarımcının İlkbahar/Yaz 2021 koleksiyonu, dünyada farklı kültürel iklimlerin gölgesinde yaşanan değişimlerden yola çıkıyor ve her zaman olduğu gibi yine lokal değerlere atıfta bulunarak hayata geçiyor.
Niyazi
Erdoğan’ın İlkbahar/Yaz 2021 koleksiyonu, 2020 yılına her anlamda damgasını
vuran pandemi sürecinde şekillendi. Tasarımcı karantina günlerinin etkilerini
ve artçılarını harmanlayarak, İstanbul’un bir kültür mozaiği olan Tatavla
bölgesine odaklandı. Aynı dönemde dünyada özellikle Afro-Amerikalılar’a
uygulanan şiddetin yanı sıra, hemen her gün tanıklık ettiğimiz ötekileştirmeye
gösterilen hassasiyetin bir sonucu olarak, Erdoğan da kendi topraklarımızda
çeşitli sebeplerle ayrımcılığa uğramış ve yok olmayla yüz yüze kalmış kültürel
zenginliklerimizin baş mekanlarından biri olan Tatavla’yı koleksiyonunun ilham
kaynağı haline getirdi.
Her zaman
olduğu gibi, rahat siluetlerin ön planda olduğu Niyazi Erdoğan İlkbahar/Yaz
2021 koleksiyonu da, bu seramik kaplamalardan yola çıkarak toprak tonlarına,
metalik yeşil ve mavilere, kurşuni mor tonlarına ve yer yer pembelere ev
sahipliği yapıyor. Desen olarak koleksiyonda karşımızda spiral kesitler de yine
aynı kaplamalardaki helezonların izdüşümleri olarak tasarımlara yansıyor.
Sayfiye
görünümünü destekleyen pamuklu hafif kumaşların yanı sıra, mayo için kullanılan
kaplamalı kumaşlar Niyazi Erdoğan’ın imzası haline gelen sportif dokunuşu öne
çıkarıyor. Plaj gömlekleri yazlık bir görünüm için ana çıkış noktasını
oluştururken, klasik Niyazi Erdoğan takımlarıyla ve tulumlarıyla birleşiyor. Bu
tulumlar kadın tasarımlarına da uyarlanıyor ve plaj gömlekleri gömlek elbiseye
dönüşüyor.
Niyazi Erdoğan İlkbahar/Yaz 2021 koleksiyonuyla ilgili olarak, “Bu sezonun en önemli özelliği ilk defa dijital olarak gerçekleşen Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’a ben de tamamı dijital ortamda üretilmiş bir koleksiyon ve defileyle katılıyorum. Pandemi sürecinin etkileri tüm dünyada dijitalleşme gereksinimlerini artırırken, tasarım üretiminin de geleneksel yöntemlerden ayrışıp yeni bir vizyona dönüşmesi gerekliliğine bir cevap oldu. Sürdürülebilirlik konusu henüz materyaller üzerinde daha çok tartışılırken, asıl düşünülmesi gerekenin üretim süreçleri, harcanan iş gücü ve enerji tüketimi olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle pandemi öncesi bir araya geldiğim CLO 3D ekibi ile bu süreçte çalışma imkanı buldum ve mimar kimliğimi de ortaya koyarak mekan tasarımı da dahil olmak üzere tamamını dijital ortamda hazırladığım bir #SS21 koleksiyonu çıktı ortaya,” diyor.
0 yorum